SDÜ Somut Olmayan Kültürel Mirasları ˈ1. Ankara Yörük Türkmen Çalıştayıˈnda
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Yörük Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi (YORKAM) Müdürü Doç. Dr. Mustafa Genç 1. Ankara Yörük ve Türkmen Çalıştayıˈna katıldı. Genç, 1 Haziran 2017 tarihinde başlatılan ve hâlihazırda belgesel ve kitap yayınları ile devam ettirilen ˈIspartaˈnın Somut Olmayan Kültürel Mirasları Tespiti Projesiˈ kapsamında ˈˈDijital Müzeˈˈ ve ˈˈKültür Merkeziˈˈ kurmayı hedeflediklerini ifade etti.
-Şehir merkezinde tarihi bir yapı Kültür Merkezi hâline dönüştürülecek
Doç. Dr. Mustafa Genç: ˈˈSDÜ olarak şehir merkezindeki bir binayı alıp Kültür Merkezi hâline getireceğiz. Orada bir akşam gelip bir teyzemiz ninniler söyleyecek. Bir yaşlı amca masallar anlatacak. Hepimizin şu an dijital bir hayatı var. Bugün gençlerin dünyasına ulaşmamız gerekiyor. O zaman biz de dedik ki kültürel çalışmalar aynı zamanda dijital olarak aktarılsın. Kültürel miraslar ve Yörük hayatının anlatıldığı dijital bir müze ortamı üzerine çalışıyoruz.ˈˈ
-Bugün aradığımız aslında Yörük yaşam kültürüdür
ˈˈHerkes dünyadaki kaynakların tükendiğini, doğal dengenin bozulduğunu ifade ediyor. Modern hayatın içerisinde hepimizin problemi stres… Koşuşturma içerisinde her geçen gün kendimizden bir duyguyu kaybediyoruz. O yüzden doğayla iç içe ve barışık yaşam kültürü çok kıymetli. –Özellikle Anamas Yaylası çevresindeki Yörüklerin derlenmemiş türkülerini derledik. Iklık Albümü yayınladık. SDÜ Yayınlarıˈndan yakın bir zaman içerisinde Yörük Hikâyeleri kitabını da yayımlayacağız.ˈˈ
SDÜˈnün 1 Haziran 2017 tarihinde başlatılan ve hâlihazırda belgesel, müzik albümü ve kitap yayınları ile devam ettirilen Ispartaˈnın Somut Olmayan Kültürel Mirasları Tespiti Projesi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Mustafa Genç, Yörük kültürü hakkında şöyle konuştu:
ˈˈÜç meslek grubunun kıyafetinde cep ve düğme olmaz. Bunlardan birisi hukukçulardır. Çünkü adaletli olmak zorundasınız. Diğer bir meslek grubu üniversitelerdeki akademisyenlerdir. Bizim cübbelerimizde de cep ve düğme yoktur. Diğeri de din görevlilerinin cübbeleridir. Bunlarda cep ve düğme olmaz. Çünkü makam ve mevki, belli değerler ile satın alınmaması noktasında böyle bir gösterge yapmışlar
Bizim Yörüklerin kepeneğinde de cep yok düğme yoktur. Yani bu dik duruşumuz, belki boyun eğmeyişimiz her şartta ve ortamda doğruyu söyleme nedenimizin temelinde yatan özelliklerden olabilir. Çünkü insanın yaşam tarzını yaşadığı çevre, oranın iklim yapısı, geleneksel unsurları belirler.ˈˈ
-Dünyaˈnın yaşadığı şu kriz ortamında aslında önerilen Yörük yaşam kültürüdür
ˈˈBizim yaşam tarzımızla ilgili konargöçer olmak. Zaten o yaşam tarzı bugün bizim hayatımızın her noktasını şekillendiriyor. Çünkü bugün ortaya koyduğumuz modelin içerisinde Dünyaˈnın şu anda özellikle son üç yıldır içinde bulunduğu bu kriz ortamında aslında önerilen model tamamen Yörük yaşam tarzıdır
Yükü az olan, tamamen doğayla barışık, hayata başladığında doğadaki, Dünyaˈdaki bütün varlıkla aynı bağları kurabilen, eşyaya ve insana bakarken kadın, erkek, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan; bitki hayvan vesaire ayrımı yapmadan; az tüketip bir faydalandığı eşyadan sonuna kadar faydalanabilmeyi becerebilen… Keçinizi besliyorsunuz, etinden, sütünden; kılından çözgülük yapıyorsunuz, koyununuzdan atkı ipi, yüz ipi yapıyorsunuz, dokumanızı gerçekleştiriyorsunuz. Keçinizin boynuzundan bıçağınızın sapını yapıyorsunuz. Derisinden tuluğunuzu yapıyorsunuz. Keçinizin kılından mekânınızı yapıyorsunuz, çadırınızı yapıyorsunuz, dokuyorsunuz. Ve bütün bu yapının içerisinde bunların özelliklerini bilerek bu yaşam tarzınızın içerisinde kullanıyorsunuz bunları. Ve en son yaptığınız dokuma bile eskimeye başladığında kümesin üzerinde, ağılın üzerinde, kuzlukların bir kenarında yine yaşamaya devam ettiriyorsunuz. Bugün herkes dünyadaki kaynakların, dünyadaki doğal dengenin bozulduğundan bahsediyor. Bir Yörük hayatı doğal çevreye ne kadar zarar verebilir?
İşte bugün modern hayatın içerisinde hepimizin en büyük problemleri, işte herkesin stresle, koşturmacayla, sabahın 6ˈsında 5ˈlerinde hayata başlayıp 10- 11ˈe kadar koşturduğu bir hayatın içerisinde bunaldığı bir dönemde; düşünün o özgürlük ortamında yemeniz, içmeniz, hareketiniz… Çünkü insanların sanat üretimini, insanların hayatına bakışını yaşadığı o coğrafi hayat belirliyor.ˈˈ
ˈˈHerkes bu kültürün yok olduğunu, gençlerin farklı bir hâle geldiğini, insanların artık değiştiğini ve anlaşılma sorunu yaşandığını ifade ediyor. Ama dönüp salona baktığımızda 18-25 altında kaç tane gencimiz burda?
Çünkü çocuk doğduğunda çocuk doğusuna götürmedik, düğünlerimiz, davetiyelerimiz iki kişilikti, yemekliydi, çocuk getirmeyin yazıyordu. Ölürken çocuklarımızın psikolojisi bozulur diye götürmedik… Eee doğumunda ölümünde yaşam tarzının içerisinde bütün her yerden uzaklaştırdığımız çocuklarımıza bir de dönüp diyoruz ki sizler bizim kültürümüzü bilmiyorsunuz!
Hayatın içerisine dâhil etmediğimiz bu çocukları, bu gençleri hangimiz bugün oturup saatlerce bir kitap okuyabiliyoruz. Bir görsele ne kadar süreyle bakabiliyoruz. Hepimiz sosyal medyalardan haberleşiyoruz. Hepimiz dijital ortamın içerisinde dijital bir hayatlarımız var.
O zaman biz de dedik ki Ispartaˈdaki yapılan bu kültürel çalışmalar aynı zamanda dijital olarak aktarılsın. Şu anda çalışmasına devam ettiğimiz hem kültürel mirasların hem de Yörük hayatının anlatıldığı dijital bir müze ortamı. Yani siz oraya geldiğinizde hem Yörük kültürünün hem de Ispartaˈnın bir taraftan yemeklerinin tarifini görürken kulağınızla dinleyip onu sanal olarak yaparken aynı zamanda çıkarken onu tadadabileceksiniz. Çünkü herkese aynı şekilde ulaşmak mümkün değil. Bazılarımız okumaktan, bazılarımız dinlemekten, bazılarımız görmekten hoşlanıyor. Bugünkü gençlerin dünyasına ulaşmamız gerekiyor.
Bugün türkünün güzelliğinden bahsediyoruz ama bizlerin içinde bile kaç kişi türküyü seviyor. Oysa türküyü bilmeyen, masalını dinlemeyen, masalını bilmeyen, ninni dinlememiş, çocuğuna ninni söylememiş bir nesilden ne bekleyebiliriz diyoruz ama bizler bunu ne kadar yapıyoruz.
Biz o yüzden türkülerimizi derlenmemiş olanları derleyip hem o birçok enstrümanı, birçok çalgımızı en son temsilcileri ile onun el verdikleriyle beraber işte Uğur Önür kardeşimizle beraber bir Iklık Albümü çıkardık. 2-3 hafta oldu.
Yörük kültürü içerisindeki değerleri anlatan sanatını kültürünü anlatan birçok 7 tane belgesel hazırladık. Bunlar CNNTÜRK, TRT, TRT Belgesel, TRT 2 kanallarında yayımlandı. Yine bir taraftan Yörük hikâyelerini derledik. Ve o derlenen Yörük hikâyeleri yine basıma dönüşecek. Bunları paylaşacağız.
Bir Isparta merkezdeki tarihi bir binayı alıp üniversite olarak orayı Kültür Merkezi hâline getirip orda bir akşam gelip bir teyzemiz bize ninniler söyleyecek. Bir hafta bir yaşlı amcamız gelip bize masallar anlatacak. Çünkü bunları yaşatmadığımız, hayatımıza dâhil etmediğimiz sürece devamlılıkla ilgili bir problemimiz var. Bu da zorla olmaz. İstediğimiz kadar kanunlar, kurallar çıkartalım biz kendimiz kabullenmediğimiz, yapmadığımız bir olguyu, söylediğimizde onun bir tesiri olmuyor.ˈˈ